Recep Tayyip Erdoğan


Channel's geo and language: Turkey, Turkish
Category: Politics


Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman

Related channels  |  Similar channels

Channel's geo and language
Turkey, Turkish
Category
Politics
Statistics
Posts filter


Filistin Direniş Hareketi HAMAS ile İsrail arasındaki ateşkes görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. 

Anlaşmanın, Filistinli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını, kalıcı barış ve istikrara kapı aralamasını temenni ediyoruz.

İsrail’in hukuk ve insanlık dışı saldırıları karşısında topraklarını ve özgürlüklerini cesaretle savunan Gazze’nin kahraman halkını ve yiğit evlatlarını hürmetle selamlıyoruz.

Türkiye olarak zulme ve zalime karşı mücadelelerinde Filistinli kardeşlerimizi bir an olsun yalnız bırakmadık.

İnşallah bundan sonra da Gazze halkının yanında olacak, Gazze’nin yaralarını sarması ve yeniden ayağa kalkması için tüm imkânlarımızı seferber edeceğiz.

Bu vesileyle Gazze’nin topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, ateşkes anlaşmasının hayırlı olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum.


Biz Suriye’deki her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin de tüm meselelerinin çözümünün takipçisiyiz, destekçisiyiz; Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız.

Şayet Suriye’de ve bölgede DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa bu meseleyi çözme kudretine sahip en büyük güç Türkiye’dir.

Herkes bölgeden elini çeksin, biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber DEAŞ’ın da YPG’nin de diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz.

Suni etnik gerilim senaryosuyla ülkeyi bölmeye çalışanların, söylemlerini ve kimlerin hesabına çalıştıklarını gözden geçirme vakti gelmiştir.

Çünkü hâlihazırda Suriye’deki en ciddi sıkıntı, ülke topraklarının neredeyse üçte birini hâlen işgal altında tutan YPG terör örgütüdür.

Suriye’nin doğal kaynaklarını da gasbeden YPG terör örgütü, şayet kendini feshedip silah bırakmazsa yaklaşan acı akıbetten kurtulamayacaktır.


“Amerika’nın, bölgesel aktörlerin, Avrupa’nın, Batı’nın Suriye’de ne işi var” demediler.

“Türkiye için tehdit unsuru olan bölücü terör örgütünün Suriye’de ne işi var” demediler.

Sadece Türkiye’yi eleştirdiler, sadece şahsımızı ve hükûmetimizi hedef tahtasına koydular.

Türkiye’nin, yanı başındaki bir ülkeye tamamen haklı ve meşru gerekçelerle, özellikle de insani sebeplerle müdahil olmasından daha tabii bir şey olamaz.

Suriye meselesinde Türkiye’nin hasımları, dışarıdan Türkiye’nin çabalarını eleştirdiler.

Bunların hangi niyetlerle hareket ettiklerini zaten çok iyi biliyorduk.

Bizim için asıl şaşırtıcı olan, içeriden bazılarının “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var” diyerek meselenin ciddiyetinden uzak bir şekilde bizi haksızca eleştirmeleriydi.

13 yıl boyunca bir kez olsun Türkiye’nin yanında; mazlumun, mağdurun, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar.

Suriye’de 1 milyon insan hayatını kaybederken ses çıkarmadılar.

12 milyon insan ölüm, işkence, hapis, tecavüz korkusuyla evlerini, yurtlarını terk ederken seslerini çıkarmadılar.

Halep’te, Bayırbucak’ta, Hama’da, Humus’ta çocuklar kırılırken üzülerek söylüyorum, bize saldırdıkları kadar Esed zalimine ve Baas rejimine laf etmediler.

Ne zaman ki 8 Aralık’ta Suriye halkı epik bir zafer kazandı, işte o zaman bunların dillerinin bağı çözüldü.

Dün bizim değil, hükûmetin değil, Cumhur İttifakı’nın değil, Türkiye’nin karşısında konumlandılar.

Bugün de yine Türkiye’nin karşısındalar, ülkemizin hasımlarının yanındalar.


Video is unavailable for watching
Show in Telegram
Gün kardeşlik günüdür, huzurun kapısını ardına kadar açma günüdür.

Gün tüm coğrafyamızda barışı, istikrarı, güvenliği egemen kılma günüdür.


2008 krizinde herkes yandık bittik havasındayken biz “bu kriz Türkiye’yi teğet geçecek” dedik ve hamdolsun haklı çıktık.

Sadece bununla da kalmadık, IMF’ye olan borcun ödenmesinden tek haneli enflasyon oranlarına kadar imkânsız görünen pek çok ekonomik başarıya imza attık.

2025 senesinde enflasyon hedeflerimizi tutturma konusunda umutluyuz.

Enflasyon düştükçe alım gücü de artacağı için milletimizin sıkıntıları biraz daha hafifleyecek.

Bunun için biraz daha sabredecek, kararlı duruşumuzu bozmayacak ve sonuçta 85 milyon hep beraber kazanacağız.

Milletim kalbini ferah tutsun…

Ne yapıyorsak akılla ve incelikli bir stratejiyle yapıyoruz.

Günü kurtarmak için değil, geleceğimizi güvenceye almak için çalışıyoruz.

Türkiye, emin ve ehil kadroların yönetiminde güven içindedir.

Türkiye, Cumhur İttifakı’nın mihmandarlığında menzile mutlaka varacaktır.

İktidar ve ittifak olarak art niyetin, kötümserliğin, kin ve husumetin bizi yolumuzdan alıkoymasına, inancımızı ve azmimizi sarsmasına izin vermeyeceğiz.


Türkiye’de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Parti’miz, 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor.

Bizden sonra ikinci sırada yer alan ana muhalefet partisine attığımız fark 9,5 milyon üyedir.

AK Parti Gençlik Kolları’nın 1 milyon civarındaki üye sayısı da birçok siyasi partinin toplam üye sayısından dahi fazladır.

Birleşmiş Milletlere kayıtlı 109 ülkenin ve Avrupa’daki 35 ülkenin nüfusundan daha çok mensubu olan devasa bir aileden bahsediyoruz.

AK Parti olarak üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük ailesiyiz derken hamaset yapmıyor, işte bu gerçekleri dillendiriyoruz.

Böyle bir ailenin ferdi, böyle bir hareketin neferi, böyle bir siyasi partinin lideri olmakla iftihar ediyorum, Rabb’ime sonsuz hamdediyorum.

Bir kez daha AK Parti’ye gönül veren, bu kutlu davaya destek olan 11 milyon 135 bin 306 üyemizin her birine tek tek teşekkür ediyorum.


Birileri Esed’in ve Baas rejiminin katliamları karşısında 13 yıl boyunca duymadıkları endişeyi son 40 gündür duyuyorlar.

Neymiş? Suriye’de katliam varmış… İyi de daha düne kadar “Suriye’de ne işimiz var” diyen siz değil miydiniz?

Zalim defolup gidince mi aydınlandınız?

Hani Orta Doğu bataklıktı? Hani Suriye’nin iç işleriydi?

Baas yıkılınca mı aklınız başınıza geldi?

Soruyorum size…

Bebekler ölürken neredeydiniz? Kimyasal silah kullanılırken neredeydiniz?

Hapishanelerde işkenceler yapılırken neredeydiniz? Kadınlara kocalarının önünde tecavüz edilirken neredeydiniz?

Masum çocuklar kuşatma altında açlıktan kıvranırken neredeydiniz?

Suriye’nin şehirleri yağmalanırken, terör örgütleri Suriye’de cirit atarken, Suriye’den ülkemize roket yağarken Allah aşkına sizler neredeydiniz?

13 yıl boyunca tüm bunlar yaşanırken aklınıza gelmeyen vicdanı, merhameti şimdi azılı katillerden hesap sorulurken mi hatırladınız?

Biz sizin ne yapmaya çalıştığınızı biliyoruz, hem de çok iyi biliyoruz.

13 yıl neden sustuğunuzu, şimdi neden konuştuğunuzu çok iyi biliyoruz.

Ne yaparsanız yapın, Suriye devrimini üflemekle söndüremeyeceksiniz.

Ülkemiz içinde de o çok arzuladığınız kışkırtmayı yapamayacaksınız.

Türkiye-Suriye kardeşliğini, Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız.


Kıbrıs Türkü’nün hakkını korumak için birlikte mücadele verdiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı, Kıbrıs davasının önderi Rauf Denktaş’ı ahirete irtihalinin yıl dönümünde rahmetle yâd ediyorum.


2007’de nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına en az üç çocuk çağrısı yapmıştık. Bu çağrımızdan dolayı ciddi baskı gördük, itibar suikastlarına uğradık.

Şimdi ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor.

Doğurganlık oranı ve nüfus artış hızımız maalesef alarm vermektedir.

2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür.

Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır.

Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir.

Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır.

Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazarçizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahale ile suçladı.

Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı.

Türkiye’nin güvenliğine, geleceğine, kalkınmasına ve huzuruna dair her konuda çuvallayanlar burada da aynı yanlışı tekrarlamışlardır.

Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum.

Biz doğru bildiğimiz yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmedik; her fırsatta en az üç çocuk çağrımızı tekrarladık, tekrarlıyoruz.

Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik.

İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz.


Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Bilinçli, kasıtlı ve ısrarlı bir şekilde servis edilen içerikler, başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere LGBT ve diğer gayrifıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor.

LGBT’nin koçbaşı olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir.

İlk etapta kişisel tercih denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomali, günümüzde faşizan bir dayatmaya dönüşmüştür.

Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkûm edilmektedir.

Günden güne kesifleşen bu iklime Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dâhil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz.

Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız.


Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz.

Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir. Bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.


Anayasamızın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere “aile, toplumun temelidir”.

Bir başka ifadeyle aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir.

Aile bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir.


Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konuma sahip olduğunu görürüz.

Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil, aynı zamanda tarihî bir hakikattir.

Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak hepimizin görevidir.


Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü bir zemine taşımak en büyük önceliklerimizdendir.

Bu kapsamda 25 Aralık’ta iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulunu ihdas ettik.

Kurul hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi.

Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek.

Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmî, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek.

Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.


Video is unavailable for watching
Show in Telegram
Peygamber Efendimiz “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.” buyuruyor.

Ancak son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor. Özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle eski köye yeni adetlerin geldiğini görüyoruz.


#AileYılı vesilesiyle aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız.

Esnek, uzaktan çalışma modelleriyle kadınların ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz.

Çalışan anne-babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceğiz.

Çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbi imkânları ailelerimizin istifadesine sunmayı da önemsiyoruz.

Bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de inşallah yıl boyunca ailelerimizle paylaşacağız.


Bu yıl doğum yardımlarımızı önemli ölçüde artırıyoruz. #AileYılı

Yeni doğacak ilk çocuk için doğum yardımını 5 bin liraya yükseltiyoruz.

İkinci çocuk için her ay 1.500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz.

İkinci ve sonraki çocuklar için hiçbir bir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız.

Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.


2025 #AileYılı kapsamında birçok yeni projeyi hayata geçiriyoruz.

Geçen sene deprem bölgemizde başlattığımız, yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz.

Aile ve Gençlik Fonu’ndan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek.

Dünyaevine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibarıyla başvurularını yapabilirler.

Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyorum.


2025 #AileYılı ülkemiz, milletimiz ve tüm ailelerimiz için hayırlı, uğurlu olsun.


Suriye’de sadece Araplar, Türkmenler kazanmadı, Kürtler de kazandı. Suriyeli Kürt kardeşimin varlığı inkâr ediliyordu; kimliği, tapusu yoktu, hakkı yoktu. Şimdi inşallah hepsi teslim edilecek.

Bu zafer hepimizin zaferidir, Suriye halkıyla birlikte milletimizin de zaferidir.

Bu zafer kardeşliğin zaferidir; dayanışmanın, hep beraber barış ve huzur içinde yan yana yaşamanın zaferidir.

Bu zaferin karartılmasına izin vermeyeceğiz.

Bu zaferin terörle kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz.

Bu zaferin emperyalist güçler ve içimizdeki uzantıları tarafından lekelenmesine rıza göstermeyeceğiz.

Irak’ta ve Suriye’de terör bittiğinde bu coğrafyanın yüzü bir başka gülecek.


Video is unavailable for watching
Show in Telegram
Bizde muhalefetin yaptığı gibi millete kırılma, darılma, küsme olmaz. Biz gönüller yapmaya, gönüller kazanmaya çalışan bir hareketiz.

Biz milletiyle çıkar değil, kader birlikteliği yapan bir partiyiz.


Bölücü örgütle sınırlarımız içinde ve dışındaki Kürt kardeşlerimizi aynı paranteze alarak ahkâm kesen yabancı mihraklara şunu hatırlatmak isterim:

Sizin bildiğiniz kadar bizim unuttuğumuz var, sizin bir hesabınız varsa bizim de bir hesabımız var.

Terörle demokrasi yan yana olmaz, terörle siyaset aynı kapta bir arada bulunmaz.

Gelinen tarihî yol ayrımında tercihler daralmıştır.

Bir tarafta meşruiyet, hukuk, demokrasi, kalkınma, refah ve huzur var; diğer tarafta daha fazla istikrarsızlık, gerilim ve huzursuzluk var.

Bir yanda kardeşliğin egemen olduğu Türkiye Yüzyılı var, diğer tarafta emperyalistlerin kanlı senaryoları var.

Milletimiz müsterih olsun.

Ya namlusu ülkemize dönük o silahlar gömülecek ya da Türkiye’ye silah doğrultanlar gömülecek.


Bunun haricinde üçüncü bir yol, alternatif mevzubahis değildir.

20 last posts shown.